Ana içeriğe atla

Katpatuka, Kapadokya, Khepat-ukh

Yaz tatilimizin iki gününü Kapadokya'ya ayırabildik. Erken saatlerde İstanbul Sabiha Gökçen'den, Avanos`a 65 kilometre uzaklıktaki Kayseri Erkilet Havaalanı'na ucuzundan bir uçakla geçtik.

Sabah sabah Kayseri'de ne yesek diye konuşurken, araba kiraladığımız şirket yetkilisinin "Abi, bu sıcakta pastırma, sucuk yerseniz kokarsınız, siz iyisi mi Erciyes`i uzaktan izleyerek Avanos`a geçin" tavsiyesine uyarak yola koyulduk.

Erciyes - S.Gun 2014
Üç şeritli Kayseri-Avanos otobanının kırsal manzarası eşliğinde 90 dakikalık dinlendirici rotayı takip edip nihayetinde, Kayseri-Gülşehir-Aksaray kervan yolu üzerinde bulunan, Kızılırmak nehrinin iki kıyısına kurulmuş tarihi kent Avanos`a vardık.

Arar isen gece meryem oğlunu,
elindeki sırığından bellidir.
Kör de bilir Avanos'un yolunu,
testi bardak kırığından bellidir. 
-Aşık Seyrani-

Yöre, ağırlıklı olarak çanak, çömlek, su testileri yapımı; halıcılık ve şarap üretimi ile geçiniyor. Avanos, yeraltı şehirleri gibi mağara koridorları ile birbirine bağlı dükkanlarıyla da ünlü.

Bu dükkanlarda bulunan her ürünün üzerindeki fiyat en az 3 ile çarpılarak yazılmış, bu yüzden alışverişlerinizde “hacı bunun bize oluru nedir” gibi bir soru sormayı ihmal etmeyin.

İlk girdiğiniz dükkanda kendinizi aşağıdakine benzer klişe bir diyalog içinde bulacaksınız.

- Allah kurtarsın abi
- N'oldu?! Niye? Neyden?
- İstanbullu değil misiniz, İstanbul'dan...

Avanos`ta bir başka anımız da, 'Kadın Girişimciler Kooperatif Mutfağı'nda denediğimiz, tadı damağımızda kalan Testi Kebabı oldu; testiyi masamızda kırıp servis ettiler, çok otantik bir sunum ve leziz bir tattı. 

Kızılırmak kıyısındaki yemekten sonra Göreme'ye doğru yola çıktık...


Yol üzerinde, 5. yüzyıldan kalma Vaftizci Yahya Kilisesi'nin olduğu Çavuşin’i, Paşabağları veya eski adıyla Rahipler Vadisi'ndeki peri bacalarını; ardından Zelve Vadisi'ndeki Direkli, Balıklı, Üzümlü ve Geyikli Kiliseleri'ni gezerek Göreme'ye geldik. UNESCO’nun dünya kültürel mirası listesinde yer alan Kapadokya’nın kalbinin attığı cıvıl cıvıl Göreme'ye...

Dünya işlerini bırakıp kendilerini dine adayarak inzivaya çekilen ilk Hıristiyanlar Kapadokya’yı merkez seçip, yüzlerce kaya parçasını oyarak kilise ve manastırlarını yaratmışlar. Göreme Açık Hava Müzesinde bulunan Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise, Aziz Basel'in Şapeli ve Tokalı Kilise görülmeye değer.

Kapadokya - S.Gun 2014

Göreme'den Uçhisar, Ortahisar, Ürgüp rotasını takip ettik; her yer göz alabildiğince 'Peri Bacaları' olarak adlandırılan kaya ve mağaralarla dolu... Erciyes, Hasan Dağı ve Güllü Dağı'nın altmış milyon yıl önce püskürttüğü lavlar, zamanla yağmur ve rüzgarın etkisiyle şekillenerek 'Peri Bacaları' olarak karşımıza çıkıyor.

Ürgüp, Göreme, Derinkuyu, Avanos, Uçhisar, Ihlara ve Kaymaklı'dan oluşan bölgeye “Kapadokya” dendiğini öğreniyoruz. Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kırşehir ve Kayseri illeri ile çevrili Kapadokya'nın, “Güzel Atlar Ülkesi” ya da “iyi koşan cins atlar bölgesi” anlamına geldiğine dair bir inanış var. Hititlerin, “Khepat tanrısına inananların yurdu” anlamına gelen Katpat-ukh sözcüğünden türeyerek Katpaduk, Kappadokia ve Kapadokya şeklini almış.

Kapadokya - S.Gun 2014

Güneşin altında bir kaç saatlik yorucu yürüyüş ve mağara gezilerinin ardından Ürgüp'e 15 km uzaklıktaki Karlık Köyü'nde yer alan otelimize doğru yola çıktık.

Adres sorduğumuz yaşlı bir teyze bölgenin konukseverliğini gözlerimizin önüne seriverdi:

-Karlık Köyü'ne nasıl gideriz teyze?
-Niye gideceğniz oraya oğlum?
-Otelimiz orada.
-Niye otelde kalıyorsunuz, gelin bizde kalın evladım, boşuna para vereceğniz otele...

Karlık - S.Gun 2014 

Karlık Köyü sakin ahalisi, ara sokaklarında ineklerin, keçilerin, tavukların gezindiği; bir camisi bir de köy meydanı olan şirin bir köy. 

Aslında kafamızda canlandırdığımız ve intenetten aradığımız yer tam olarak burası değildi, fakat otele geçtikten sonra fikrimiz değişti. Tarkan Bey ve her derdimizle ilgilenen Filiz Hanım müthiş misafirperver insanlar.

Buraya kadar gelmişken bir mağara deneyimi yaşamadan gitmek olmaz, biz de tabiki mağaramıza geçtik, doğal olarak karanlık ama havalandırmalı, hafif nemli, duvarları pütür pütür bir mağaraydı bizimki. Odanın serin olmasından dolayı bize hemen bir ısıtıcı sağladılar.


Akşam üstü 8'de bir saatliğine uzandığımız yataktan, yaklaşık 14 saat sonra uyanabildik. Önümüzdeki vadiye bakan terastaki kahvaltı sonrasında Kapadokya'nın 36 yeraltı şehrinin en büyüğü olan, tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanan 8 katlı Derinkuyu'ya doğru yola koyulduk.

Yeraltı şehrinin ziyarete açık alanlarında ahır, kiler, yemekhane, kilise, şaraphane, misyonerler okulu, çalışma odaları, uyuma ve dinlenme birimleri ve mezar odası bulunuyor.

Derinkuyu - S.Gun 2014

Bu yeraltı şehrinin her katı ayrı bir amaca hizmet edecek şekilde planlanmış. Bir nevi şehir planlaması o çağlarda uygulanmış.  İlk giriş katı olan birinci katta ahır, şaraphane, misyoner okulu ve vaftizhane bulunuyor. 

Aşağı doğru merdivenleri takip ettiğinizde ikinci kat  oturma bölümü, mutfak, erzak ve şarap depoları ve birinci kattaki ahırlara açılan yol bulunuyor.

Yeraltı şehrinin, yer üstünde fark edilen havalandırma sistemi üçüncü kata bağlı. Burada Kaymaklı yeraltı şehrine bağlanan 9 kilometrelik bir tünel bulunuyor.

Dördüncü katta oturma, yatma ve erzak odaları bulunuyor, beşinci kat ise üçüncü kattan gelen havalandırma bacasını yedinci kata bağlayan ek bir kat olarak görev yapıyor.

Altıncı katta tünellerden geçerken silindir şeklindeki taşların yuvarlanması ile tünel kontrolünün yapıldığı güvenlik noktaları bulunuyor.

Yeraltı şehrinin en geniş bölümü olan yedinci katta toplantı salonu, mezar odası, kilise, kilisenin devamında bir salon ve su kuyusu bulunuyor.

Derinkuyu'nun 50 kilometre batısında, Melendiz Çayı'nın yüzyıllar boyu kayaları aşındırarak oluşturduğu Ihlara Vadisi yüzlerce kiliseye ev sahipliği yapıyor. Hıristiyanlığın ilk yıllarında önemli bir din merkezi olan Ihlara vadisi, Selime'ye uzanan 14 kilometrelik yol boyunca yüzlerce kiliseye ev sahipliği yapıyor.

Doyumsuz manzarası ile keyifli bir yürüyüş parkuru sunan vadiye giderken yanınıza güneş kremi, iyi bir yürüyüş / tırmanış ayakkabısı, spor çorap ve t-shirt almayı unutmayın. Vadinin en ihtişamlı kiliselerinden Yılanlı kilise, Ağaç Altı Kilisesi, Sümbüllü Kilise ve Kırk Dam Altı Kilisesi kesinlikle görmeye değer.

Kapadokya - S.Gun 2014

Alternatif yürüyüş parkurları için Göreme'de bulunan Güvercinlik Vadisi, Zemi Vadisi, Göreme Kızılçükür Vadisi, Bağlidere Aşk Vadisi ve Güllüdere Vadileri'nde  keşif turlarına çıkabilirsiniz. 

S.Gun
Aralık 2014


Yorumlar

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Paylaşım ve bilgilendirme için çok teşekkür ederim. Harika bir atmosfer herkesin gidip görmesini tavsiye ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanada Mühendisi'nin Yüzüğü

Mühendislik Yüzüğü  Kanada üniversitelerinin herhangi bir mühendislik dalından mezun olan öğrencilerin, özel bir seremoni eşliğinde taktıkları yüzüktür. Paslanmaz çelikten veya incelikle işlenmiş demirden yapılmış olan bu yüzükler; kalem tutan, imza attığınız, dominant elinizin serçe parmağına takılır ki, bir proje imzalarken, bir dizayn yaparken yüzeye ilk yüzük temas etsin ve çıkarttığı t ını  ile size hata yapma olasılığınızı ve mühendislik etikleri üstüne ettiğiniz yemininizi tekrar tekrar hatırlatsın.

1 Çorapla 3 Kuş

Dün yağmur hiç durmadı desem yeridir. Hava aşağı yukarı 2 derece falan. Toronto’da sular seller gibi yağmurlar gördüm ama onlar da 1, taş çatlasa 2 saat, hadi taş moleküllerine ayrıldı 3 saat sürdüler. Dün sanki çiseliyordan bir tık ayar fazla yağıyordu gibi, ama hiç durmadı be kardeşim!

Hayatı Tersten Yaşamak

Bu yazı sitenin genelinde bulunan gezi yazılarından biraz farklı olacak. Hali hazırda yayımlanmak üzere gezi yazılarımız bulunmasına rağmen bugün bir değişiklik yapmak istedim çünkü bazen filmerlerle de farklı bir boyutta bir geziye çıkıyoruz. Malibu Plajı, California 2009

Madam Katia'nın Şapkaları

2012 yılının Aralık ayında, Beyoğlu'da Galatasaray'dan Tünel'e doğru yürürken sağ kanattaki tarihi binalardan birinin altından geçerek girilen Hazzopulo (Hacopu) Pasajı'ndayım. Büyülü bir pasaj burası. Renk renk dükkanlar var içinde. Hediyelik eşya, takılar, süs malzemeleri, sahaflar ve yakın dönemde mantar gibi çoğalan çay kahve mekanları ile dolup taşan pasajda vitrini oldukça sönük bir dükkan var. Camekanın içine, vitrinin sadeliğine uyan küçücük bir tabela yerleştirilmiş: Şapkacı Katia .